Koronavirüsü olarak bilinen COVID-19; solunum yolu ile, yani çok kısa zamanda geniş kitlelere ulaşabilen bulaşıcı bir virüstür. Kronik hastalığı olan kişilerin, bağışıklığı güçsüz olan kişilerin veya yaşlı kişilerin diğer kişilere göre söz konusu hastalığı daha ağır geçirdikleri uzmanlar tarafından belirtilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından korona virüsü salgını, pandemi yani küresel salgın ilan edilmiştir. Peki, iş yerinde çalışan işçilerde Koronavirüs tespit edilmesi halinde bu durum iş kazası sayılabilir mi?
Öncelikle belirtmek gerekir ki; bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için dört unsurun bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar;
- Kazaya uğrayan kişinin sigortalı olması,
- Kazalının kaza nedeniyle bedenen veya ruhen bir özre ve zarara uğramış olması,
- Sigortalının yer ve zaman itibariyle 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılan hususlardan birine göre kazaya uğraması,
- Kazada nedensellik yani “illiyet” bağının bulunması gerekmektedir.
İşyerinde çalışan sigortalı işçinin Koronavirüse yakalandığının tespit edilmiş olması durumunda, bu olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için dikkat edilmesi gereken ana husus “illiyet (nedensellik) bağı”nın bulunup bulunmadığıdır.
İşçinin, işverenin yönetimi kapsamındaki çalışmasında Koronavirüs kapması genel anlamda iş kazası olarak değerlendirilebilecektir. Örneğin işçinin, işverenin görevlendirmesi ile yurtdışına gönderilmesi ve 14 gün karantina kuralına uymasına fırsat vermeden çalıştırılmaya başlatılması sonrasında iş yerinde Koronavirüse bağlı vakaların ortaya çıkması durumunda bahsedilen “illiyet bağı” kurulmuş olacak ve olayın iş kazası olduğu kanısına varılabilecektir.
Benzer bir vakada Yargıtay tarafından 15.04.2019 tarihinde verilen karar şu şekildedir;
“Somut olayda, tır şoförü olan davacı murisinin 26.11.2009 tarihinde davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği, 11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı, Adli Tıp Kurumu raporunda, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği, murisin 13.12.2009 tarihli hastaneye başvurusunda belirttiği şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirildiği, buna göre davacı murisinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.”
Ancak işçinin, işyeri sınırları dışında, işverenin yönetim kapsamı dışında, iş ile ilgili olmayan bir durum nedeniyle Koronavirüse yakalandığının tespit edilmesi halinde, bu durumun iş kazası sayılması mümkün değildir. Çünkü bu durumda kaza ve işyeri / işveren arasında bir illiyet bağı yoktur. Örneğin bir süredir ücretsiz izinde olan işçide Koronavirüs tespit edildiğinde, işçinin Koronavirüse ne zaman yakalandığı tespit edilecek, yaşanan durumun işyeri veya iş ile bir ilgisinin olmaması durumunda olay “iş kazası” olarak değerlendirilemeyecektir.
İşverenin, gözetme borcu kapsamında her zaman işçi açısından uygun çalışma koşullarını oluşturması ve oluşabilecek riskleri öngörerek uygun tedbirleri alması gerekmektedir. Bu tedbirler hem işverenin gözetim borcu kapsamında sayılmaktadır hem de ilgili kanunlarla işveren iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almakla yükümlü kılınmıştır. Koronavirüs konusunda da, işveren söz konusu Koronavirüs salgınından işçilerini korumak için gerekli tüm tedbirleri almak zorundadır. Hem Dünya Sağlık Örgütü tarafından hem de Sağlık Bakanlığı tarafından konuya ilişkin güncel olarak bilimsel açıklamalar yapılmaktadır ve işverenin alması gereken tüm önlemlerle ilgili olarak da tavsiye kararları yayımlanmıştır. Örnek vermek gerekir ise, işveren iş yerinde hijyeni sağlamalı, işçiler arasındaki sosyal mesafeyi ayarlamalı, işçilere kişisel hijyenlerini sağlaması için gerekli tüm ekipmanları (maske, eldiven, dezenfektan … vb.) sağlamalı, iş yeri hekimi ve iş sağlığı güvenliği uzmanlarıyla birlikte işçileri bilgilendirmeli ve eğitmelidir.
Belirtmek gerekir ki, işçinin Koronavirüse yakalanmasının iş kazası sayılıp sayılamayacağı hususunda en önemli nokta “illiyet bağının tespiti”dir. Koronavirüs yani Covid-19 kimi hastalarda kuluçka süresinde hiçbir belirti göstermeyen, kişiyi hiçbir şekilde etkilememiş gibi, hasta değilmiş gibi hayatına devam etmesine olanak veren son derece tehlikeli ve ölümcül bir virüstür. Hatta kimi vakalarda kuluçka süresi bittikten sonra dahi kişide hiçbir belirti göstermemekte, ancak kişi başkalarına karşı virüs için taşıyıcı olmaya devam edebilmektedir.
İşveren, Koronavirüse karşı gerekli tüm önlemleri sıkı bir şekilde almalı, bunları denetlemeli, iş yeri hekimi ve iş sağlığı güvenliği uzmanları ile birlikte gerekli eğitimleri vermeli, işçilerin de bu kurallara uymasını sağlamalıdır. İşçinin Koronavirüs nedeniyle hastalanması veya vefat etmesi halinde, bu durumun iş kazası sayılıp sayılamayacağı “illiyet bağının tespiti” ile netlik kazanabilecektir. Yani işçinin Koronavirüse ne zaman ve nasıl yakalandığı, iş ve işyeri ile bağlantısının olup olmadığı gibi hususların her somut olay bakımından olayın şartlarına göre ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.